Felsefe, antik Yunan köklerinden itibaren iyi ve mutlu bir hayatın nasıl olması gerektiği üzerine bilgece analizler ve düşünceler üretmiştir. İnsan için nihai hedef olarak belirlenen mutluluğa giden yolun teorik ve pratik olmak üzere iki tür yetkinliğin elde edilmesiyle mümkün olabileceğini göstermiş ve felsefeyi okullaştırarak ve bir yaşam biçimi olarak somutlaştırıp kurumsallaştırarak hayatın içinde köklendirmeye çabalamıştır. Düşüncenin ve ruhun bilgeliğe özgü yöntem ve yaklaşımlarla belli bir biçimde terbiye edilmesiyle bilgiye ve erdeme dayalı bir hayat süren insanın mutlu olabileceğini, acılarından kurtulabileceğini, özgür ve kendisine yeten biri olabileceğini ve nihayet dingin ve sarsılmaz bir kişilik ve karaktere sahip olacağını dönemin filozofları bizzat kendi hayatlarıyla göstermişlerdir. 20. yüzyılın sonlarına doğru felsefenin, eski gelenekteki gibi gündelik yaşamda karşılaştığımız birtakım sorunlara çözüm sunacağı fikri bazı filozofların ilgisini çekmiş, felsefi danışmanlık bu fikir üzerine doğmuştur. Felsefenin salt teorik olup somut hayattan kopuk bir disiplin olarak varlığını sürdürmesinden hoşnut olmayan kimi çağdaş düşünürler, felsefenin insan yaşamına dair pratik etkisini danışmanlık bağlamında kullanmaya başlamışlardır. Felsefi danışmanlar felsefi danışmanlığın profesyonel olarak eğitilmiş bir filozofun rehberliğinde felsefi öz-inceleme ve anlamayı amaçladığı konusunda hemfikirdir. Kısaca felsefi danışman danışanın kendini anlamasına ve kendi hayat felsefesini oluşturmasına rehberlik eder. Böylelikle danışan bir felsefi danışmanın rehberliğinde salt felsefe yaparak kendi sorunlarını doğru bir biçimde anlama, analiz etme ve çözebilme kabiliyetini geliştirmiş olur. Tam da bu yön, felsefi danışmanlığı psikoterapi ve psikolojik danışmanlıktan ayıran ve bir bakıma üstün kılan bir yön gibi görünmekle birlikte felsefi danışmanlığın psikoterapiden ayrıldığı noktalar konusunda ortak görüş birliği sağlanamamıştır. Felsefi danışmanların bir kısmı bu iki alanın birbirinden kesin çizgilerle ayrılması gerektiğini savunurken, bir kısmı ise birbirlerine destek olabileceğini düşünerek iş birliği önerisi sunmuşlardır. İş birliği önerisini savunanlar felsefi danışmanlığı terapötik bir süreç olarak ele alırken diğerleri bunu reddeder. Büyük bir hızla büyüyüp gelişen felsefi danışmanlığın sağlam bir zemine oturtulması için kapsamının, sınırlarının, amaçlarının, yöntemlerinin ve diğer danışmanlık türleri ile olan ilişkisinin belirlenmesi gerekmektedir. Bu nedenle makalenin amacı psikoterapi ile felsefi danışmanlığın arasındaki benzerlikleri, etkileşimleri, temel ayrımları ve farklılıkları ortaya koymaya çalışmaktır. Psikoterapide uygulanan birçok terapi biçimi olduğundan (psikanaliz, bilişsel terapiler, şema terapi, EMDR, Gestalt terapi, varoluşçu terapi, hümanistik terapi, diyalektik davranışçı terapi vs.) makale bu alandaki en yaygın ve güçlü iki temel yaklaşım olan bilişsel davranışçı terapi ve psikanaliz ile sınırlandırılmıştır. Makalede ‘Felsefi danışmanlık nedir?’ ‘Felsefi danışmanlıkta uygulanan farklı yaklaşımlar nelerdir?’ ‘Felsefi danışmanlık terapötik midir?’ ‘Şayet terapötik ise onu psikoterapiden ayıran özellikler nelerdir?’ sorularını cevaplamak adına felsefi danışmanlık alanında çalışan felsefi danışmanların (psikoloji geçmişine sahip olanlar dahil) tümünün görüşlerine yer verilmeye çalışılmış, daha sonra danışmanlık süreci, danışman-danışan ilişkisi, kişi anlayışı, konular, sorunlar, semptomlar, yöntem, kapsam, duygu-düşünce ilişkisi açısından felsefi danışmanlık ile psikoterapinin benzerlikleri ve farklılıkları ortaya konulmaya çalışılmıştır. Araştırmanın sonucunda şimdi ve gelecek zamana yoğunlaşan, kavramsal analiz yapan, düşünceye odaklanan felsefi danışmanlık ile ampirik olarak incelenen psikolojik süreçlere odaklanan, geçmiş zamana ve duygulara yönelen psikanaliz arasında büyük farklıkların olduğu ortaya çıkmıştır. Zaman içinde düşüncenin duygu ve davranışlara olan etkisinin kanıtlanması modern dönem psikoterapi yöntemlerinden olan bilişsel terapilerin ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. Bilişsel terapiler ile düşünceye/kavramsal çözümlemeye odaklanan felsefi danışmanlık analiz edilmiş, aralarında birçok benzer yön keşfedilmekle birlikte bilgelik sevgisi temeline oturtulan felsefi danışmanlığın eldeki sorunun çözümünden öte bilgelik kazandırmayı amaçladığı ortaya konulmuştur. Felsefi danışmanlığın vakadan ziyade bütüne odaklandığı gerçeğinden hareketle ilk ilkeler, inanç, anlam, değer konularında bilişsel terapilerden daha geniş bir alana yayıldığı görülmüştür.
Since its roots in ancient Greece, philosophy has produced wise analyses and thoughts on how a good and happy life should be. It has shown that the path to happiness, which is set as the ultimate goal for human beings, can be possible through the acquisition of two types of competence, theoretical and practical, and has strived to root philosophy in life by schooling and institutionalizing it as a way of life. The philosophers of the period demonstrated with their own lives that a person who lives a life based on knowledge and virtue through the disciplining of the mind and soul in a certain way with methods and approaches specific to wisdom can be happy, free from suffering, free and self-sufficient, and finally have a serene and unshakable personality and character. Towards the end of the 20th century, the idea that philosophy could offer solutions to some of the problems we face in everyday life, as in the old tradition, attracted the attention of some philosophers, and philosophical counselling was born on this idea. Some contemporary thinkers, who were dissatisfied with the existence of philosophy as a discipline that is purely theoretical and disconnected from concrete life, started to use the pathic effect of philosophy on human life in the context of counselling. Philosophical counsellors agree that philosophical counselling aims at philosophical self-examination and understanding under the guidance of a professionally trained philosopher. In short, the philosophical counselor guides the client to understand himself/herself and to create his/her own philosophy of life. In this way, the client, under the guidance of a philosophical counselor, develops the ability to understand, analyze and solve his/her own problems correctly by doing philosophy alone. Although this aspect seems to be the aspect that distinguishes philosophical counseling from psychotherapy and psychological counseling and makes it superior in a way, there is no consensus on the points where philosophical counseling differs from psychotherapy. Some of the philosophical counsellors argued that these two fields should be strictly separated from each other, while some of them suggested cooperation, thinking that they could support each other. While some of the proponents of the cooperation proposal considered philosophical counselling as a therapeutic process, others rejected it. In order to place philosophical counselling, which is growing and developing rapidly, on a scientific basis, its scope, boundaries, aims, methods and its relationship with other types of counselling need to be determined. Therefore, the aim of this article is to try to reveal the similarities, interactions, basic distinctions and differences between psychotherapy and philosophical counselling. Since there are many forms of therapy applied in psychotherapy (such as psychoanalysis, cognitive therapies, schema therapy, EMDR, Gestalt therapy, existential therapy, humanistic therapy), the article is limited to the two most common and powerful basic approaches in this field: cognitive behavioural therapy and psychoanalysis. In this article, in order to answer the questions, ‘What is philosophical counselling?’ ‘What are the different approaches to philosophical counselling?’ ‘Is philosophical counselling therapeutic?’ ‘If it is therapeutic, what distinguishes it from psychotherapy’, the views of all philosophical counsellors (including those with a background in psychology) working in the field of philosophical counselling were tried to be included, and then the similarities and differences between philosophical counselling and psychotherapy were tried to be revealed in terms of counselling process, counsellor-client relationship, understanding of the person, issues, problems, symptoms, method, scope, scope, emotion-thought cooperation. As a result of the research, great differences emerged between philosophical counselling, which focuses on present and future time, conceptual analysis and thought, and psychoanalysis, which focuses on empirically examined psychological processes, past time and emotions. Over time, the proof of the effect of thought on emotions and behaviours paved the way for the emergence of cognitive therapies, one of the modern psychotherapy methods. Cognitive therapies and philosophical counselling focusing on thought have been analysed and many similar aspects have been discovered, but it has been revealed that philosophical counselling, which is based on the love of wisdom, aims to gain wisdom rather than solving the problem at hand. Based on the fact that philosophical counselling focuses on the whole rather than the case, it has been seen that philosophical counselling has a wider area than cognitive therapies on first principles, beliefs, meanings, values and moral issues.